------------------------------- Sitemizde lütfen yorum atarken ahlaki kuralları göz önünde bulundurarak yorum atalım... ----------------------------------- Sitemize kayıt olmanıza gerek yoktur... ---------------------------------- Yeni yazarlar aranmaktadır... ------------------------------- Sitemiz artık Googlede... ---------------------------- turkleroyun@hotmail.com' dan bana ulaşın..

19 Temmuz 2011 Salı

Tezer Özlü Eski Bahçe – Eski Sevgi

Bu tahta eve, bu doğduğum yere, bu ihtiyarların yanına ne diye gelmiştim? Nerede başlıyor? Bilmiyorum. Çocukluğumda mı? Yaşlılığımda mı? Kapı çalındı. Beklemiyordum onu. Karşılıklı oturduk.
Elleri titriyor.
Yaşlılıktan.
Burada bulacağımı bilmiyordum seni.
Uzun süredir gitmek istiyordum buralardan.
Nereye?
Herhangi bir yere. Burada hiç kıpırdamadan ölmemek için.
Gel otur yanıma. Sevişelim seninle.
Başlayamam.
Neden?
Korku veriyor bana. Hep düşünceler. Bir gün boşalırken ölmek istiyorum. Ya da onu öldürmek.


Çevremde, çocukluğumun geçtiği kentlerde, insanlarda bir tatsızlık, bir anlamsızlık var. Bunu biliyor muyum? Hayır. Anlatılmaz bir duygu. Çocuksu bir duygululuk. Seziyorum.


Şimdi başka bir kentteyim. Bir başıma bir odadayım. Şimdi seninle konuşurken, duyduğum sesler tam bana gelirken, kaybolup gidiyor. Tutamıyorum onları. Ağzımdan çıkan sözler de birden bire uzaklaşıyorlar.
Ve ben demek istediğimi diyemiyorum. Elim benim elim değil artık.
Daha birçok geceler.
Hayır. Hiçbir gece.
Yatıyoruz. O istemiyor. Ben de. Kimin kimi öldürdüğünü bilemiyorum. Ortada bir ölü var. Ya o. Ya ben.


Yorgunum. Ama bu kentte kalmak beni daha çok yoracak. Yıllardır yordu. Kaç kez buralara bir daha dönmemek için uzaklara gittim (belki de hiç gitmedim).


Onunla dün gece sokaklarda kavga etmiştim. Beni yanına çağırdığı için. Ondan da kaçıyordum. Ama gene de yanına gelmiştim çağırınca.


Başımı çeviriyorum. Taa ötede deniz var. Hayır. Tanımıyorum burayı ben. İlk gelişim bu.


Bırak beni artık. Bu camdan çırılçıplak atlayacağım. Sana karşı değil bu. Çocukluğuma karşı.


Sabahleyin buldum ninemi. Babamla sarılmış yerde uyuyorlardı. İkisi de horluyordu. Ninem birden doğruldu. Ufacık gözleriyle bana bakıyordu. Görüyor muydu beni?
Hadi kalkın bahçeye çıkıp oynayalım.
İkisi de kalktılar hemen.
Düşümde onun kadınlık organının içinde bir de erkeklik organı olduğunu gördüm. Uyanır uyanmaz seviştik. Ortada iki ölü vardı. Hem o. Hem ben.
O sabah saklambaç oynarken babamı da, ninemi de aradım. Babam çimenlerin üzerinde uyuyakalmıştı. Eli şeyindeydi. Ninemi bulamadım. O sabahtan beri kayıp. Saklambaç oynayalım derken, kaybolup gitti. Babam onun uzun yıllardan beri bahçeden dışarı çıkmadığını, yolları hiç bilmediğini, tanımadığını söyledi. Babamla el ele verip her yeri aradık. Ben istemedim bu kadarını ama, babam tutturdu. Üstelik ağlamaya da başlamaz mı?
Sus, istemem, diye bağırdım.
Susturamadım. Tahta eve koşup topunu getirdim. Hemen sıçrayıp ayağa kalktı. Aynı dünkü gibi topu ağaçlardan birine atıyor, tutuyor, atıyor, tutuyor, gene atıyor, gene tutuyor, ge…………………………

Hiç yorum yok: